Gün 3 periyodu inanılmaz sıkıcı geçen İspanya - Polonya maçıyla başladı. Polonya'ya kişisel sempatim olduğundan -ve İspanya büyük rakip olduğundan tabii- Polonya yensin diye bekledim, bi yandan da mazlumun yanında olmaktan her zaman zevk alan Türk insanı olarak. Son periyot neredeyse heyecanlı bile geçti. Gerçi İspanya pek de oynamadı ya. Motive olmuş olsalardı böyle olmayacağını biliyoruz tabii ki. 2 takımın da 3lük yüzdeleri yerlerde sürünürken, serbest atışları gayet iyiydi. Geçen sene bi kaç cümle konuştuğum Pau Gasol'cüğümüzün 29 sayısı, ve kalplerin yakışıklı Navarro'nun pıt pıt attığı üçlüklerle rahat rahat götürdüler uzun süre. Hayır yılların bebetosu, Ricky Rubio'nun 16 dakikada tek yaptığı şey bir(1) top çalmaktı. Yeteneğin de bebetoluğun da gitti mi sevgili Rubio? Neler oluyor, o sakal neden uzuyor? O saç kesimi kimin fikri!
İspanya bugün de rahat bir şekilde Portekiz'i geçmiş. Baktığım kısımlar o kadar sıkıcıydı ki, o sırada Doktorlar izlemiş olabilirim. Pau Gasol yarın dikkat etmeliyiz Britanya dün Litvanya'yı zorladı gibi bi twit attı maçtan sonra. O sırada da biz Britanya'yla oynuyorduk, biri "aç da maçı izlee, ne yapıyoruz gör" gibi bi twit atmış, baya güldüm.
Dünden devam edersek. Bizim maçın da pek eğlenceli olduğu söylenemez. Ömer Aşık'ın sağlığına duvacıyız bu 3 hafta. Anneanneme söyleyeceğim benim için ettiği her türlü duayı ona yönlendirsin. Serbest atış sorunu da kısmen azalmış gibi. Geçen yılda gayet güçlenmiş, kendine güveni gelmiş gibi. Ekşi Sözlük'te "Ömer Aşık'a aşık olmak" gibi başlıklar açılmakta, aman gençler dikkat edin Arizona güzeliyle kötü olmayalım.
Bugünkü Britanya maçını ise "ho ho ho" diye izledim resmen. Dış atışları hiç sevmem aslında. Bugün o yüzden çok da güvenemedim takıma. Özellikle ilk periyotta eline alan 3lük salladı, neyse ki potayı buldu. İlk periyotta 5/11'di üçlükler. Ben bizim takımda en çok üçlük atana özel bi ödül olduğunu düşünüyorum yıllardır, yoksa dıştan bu derece zorlamazlar. Umarım turnuva boyunca girmeye devam eder tabii.
Maçta kendine güvenli Ömer dışında, Enes de en büyük kazanımlarımızdandı. Diğerlerinin onu oynatmaya çalışması, onun da akıllı bitirişleri takdir edilesiydi. Buna bugün de devam etti.
İzzet konusunda, Furkan'ın alınması gerektigini düşünenlerden olduğum için belki, ısınamıyorum çok. Vücudu o kadar kuvvetsiz görünüyor ki, iyi niyetinin önüne geçiyor. Murat Murathanoğlu ve İhsan Bayülken'in İzzet'in yaptığı iyi-kötü her harekete kehkeh diye gülmesine ise gıcık oluyorum, o ayrı.
Uzun yazılar sıkıcı olduğu için uzatmak istemiyorum aslında. Cenk ve Ender'in aynı anda oyunda oldukları zaman bi titreme geliyor bana, göz seyirmeye başlıyor ama yıllardır öğrendik buna gögüs germeyi..
Emir hakkında kesin görüşlerim yok aslında. Devşirme tamam da, bu kadar geç devşirme hakkında ne düşündüğüme karar veremiyorum. Bugün inanılmaz iyi olduğunu ise biliyorum.
Günün son maçı Litvanya - Büyük Britanya da yine yeterince sıkıcıydı. Yine de bizim grupta günün en heyecanlı maçıydı. Kızıl-sarışın İngiliz oğlanları yerine bi dolu kara kuru adam getirmeseler iyiydi. Litvanya'yı da yeriz biz, bizim gibi maçına göre inanılmaz gaz olmazlarsa. Saatin 2:30 olması itibariyle, beyin çok da çalışamamakta an itibariyle.
Unutmadan söylemek gerekir ki, günün yakışıklısı Büyük Britanya'dan Freeland'dir bence. C grubundaki maç hakemi David Chambon'a ise bir gün ayrı bi post ayırmak lazım, dikkat edin kendisine, anlayacaksınız.
Bugünkü Britanya maçını ise "ho ho ho" diye izledim resmen. Dış atışları hiç sevmem aslında. Bugün o yüzden çok da güvenemedim takıma. Özellikle ilk periyotta eline alan 3lük salladı, neyse ki potayı buldu. İlk periyotta 5/11'di üçlükler. Ben bizim takımda en çok üçlük atana özel bi ödül olduğunu düşünüyorum yıllardır, yoksa dıştan bu derece zorlamazlar. Umarım turnuva boyunca girmeye devam eder tabii.
Maçta kendine güvenli Ömer dışında, Enes de en büyük kazanımlarımızdandı. Diğerlerinin onu oynatmaya çalışması, onun da akıllı bitirişleri takdir edilesiydi. Buna bugün de devam etti.
İzzet konusunda, Furkan'ın alınması gerektigini düşünenlerden olduğum için belki, ısınamıyorum çok. Vücudu o kadar kuvvetsiz görünüyor ki, iyi niyetinin önüne geçiyor. Murat Murathanoğlu ve İhsan Bayülken'in İzzet'in yaptığı iyi-kötü her harekete kehkeh diye gülmesine ise gıcık oluyorum, o ayrı.
Uzun yazılar sıkıcı olduğu için uzatmak istemiyorum aslında. Cenk ve Ender'in aynı anda oyunda oldukları zaman bi titreme geliyor bana, göz seyirmeye başlıyor ama yıllardır öğrendik buna gögüs germeyi..
Emir hakkında kesin görüşlerim yok aslında. Devşirme tamam da, bu kadar geç devşirme hakkında ne düşündüğüme karar veremiyorum. Bugün inanılmaz iyi olduğunu ise biliyorum.
Günün son maçı Litvanya - Büyük Britanya da yine yeterince sıkıcıydı. Yine de bizim grupta günün en heyecanlı maçıydı. Kızıl-sarışın İngiliz oğlanları yerine bi dolu kara kuru adam getirmeseler iyiydi. Litvanya'yı da yeriz biz, bizim gibi maçına göre inanılmaz gaz olmazlarsa. Saatin 2:30 olması itibariyle, beyin çok da çalışamamakta an itibariyle.
Unutmadan söylemek gerekir ki, günün yakışıklısı Büyük Britanya'dan Freeland'dir bence. C grubundaki maç hakemi David Chambon'a ise bir gün ayrı bi post ayırmak lazım, dikkat edin kendisine, anlayacaksınız.
Not: 2. evim Slovenya dün Bulgaristan'ı bugün Ukrayna'yı geçti. Maçlar hakkında yorum bile okumadığım için sadece mutlu olduğumu belirtebiliyorum :)
Öperim şimdilik,
ece.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder